Suriye kazanı kaynamaya devam ediyor. Bir yanda barış umutlarına, diğer yanda Amerika ile Rusya arasındaki paylaşıma şahitlik ediyoruz.
Gelinen son noktada, Amerika ve Rusya masa üzerinde anlaşmış görünüyor. Bu anlaşmaya göre Suriye Rusya’nın kontrolüne, Irak ise Amerika’nın kontrolüne bırakılıyor.
Anlaşmanın Türkiye ile Amerika arasındaki Barış Pınarı Mutabakatı öncesinde yapıldığı da anlaşılıyor.
Anlaşmanın aşağıdaki hususları içerdiği muhtemeldir:
- Tel Abyad ile Resulayn arasındaki bölgeye askeri harekata göz yumularak, Türkiye’nin gönlü alınacak.
- Rusya Amerika’nın Irak’taki etki ve varlığına, Amerika ise Rusya’nın Suriye’deki etki ve varlığına dönük bir tehdit oluşturmayacak.
- İran ve Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki etki ve varlığı sonlandırılacak ya da en azından minimize edilecek.
- Irak ve Suriye’nin yeniden dizaynında İsrail’in güvenliği birinci derecede dikkate alınacak.
- Kürtlerin bölgedeki geleceği ile ilgili adımlar Amerika-Rusya mutabakatı üzerinden şekillendirilecek.
Amerika ve Rusya arasındaki anlaşmanın en önemli kanıtları; Amerika-Türkiye mutabakatına Rusya’nın , Rusya-Türkiye mutabakatına Amerika’nın karşı çıkmamasıdır. Ayrıca hem Amerika, hem de Rusya’nın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Türkiye aleyhindeki girişimi veto etmeleri de bu zımni anlaşmanın varlığına işaret etmektedir.
Masada kurgulananın sahada uygulanıp uygulanamayacağını önümüzdeki süreçte göreceğiz. Sahada yüzleşeceğimiz muhtemel gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz:
- PYD ile Suriye yönetimi Rusya’nın garantörlüğünde anlaşacaklardır. Bu anlaşma SDG’nin lağvedilerek uygun bir formülle Suriye Ordusu’na katılması ve özerk bir Suriye Kürdistanı kurulması kararlarını içerecektir.
- Suriye’deki Amerikan askerleri tamamen Irak’a kaydırılacaktır. Deyrizor’daki petrol havzasını korumak amacıyla Amerika’nın Suriye’de varlığını devam ettireceği söylemi taktikseldir. Söz konusu petrol havzası çok değerli değildir. Trump’ın bu tutumla gelecek Suriye yönetiminden on yıllar sürecek bir savaş tazminatı kapmayı ya da İran’ın Lübnan’a lojistik desteğini kesmeyi hedeflediğini düşünüyorum.
-İran yanlısı milislerin aşamalı olarak Suriye’den çekilmesi istenecektir. Özellikle de Hizbullah’a lojistik destek hattının işlerliği konusunda İran’a sorun çıkarılacağı kanaatindeyim.
- İdlib’de Rusya ve Suriye yönetimi problemi birlikte çözecektir. Amerika’nın HTŞ ve benzeri örgütlere desteği kesmesi, hatta bu örgütlere operasyon yapmaya başlaması ve Türkiye’nin kendisine yakın grupları ikna etmesi ile problemin çözümü sağlanacak gibi görünüyor.
- Suriye’de yeni anayasa ve seçim süreçlerinde belirleyici ana aktör Rusya alacaktır. İran ve Türkiye’nin bu süreçlerde etkili olmasının önüne geçilecektir.
- Suriye Milli Ordusu ve benzeri Türkiye yanlısı milis güçleri lağvedilerek uygun bir formülle Suriye Ordusu’na katılması sağlanacaktır.
-Irak’ta Amerika, İran’ın siyasi ve askeri nüfuzunu kırabilmek için her yolu deneyecektir. Necef ve Kum arasındaki ihtilafları ayrışmaya dönüştürmek, Sünni-Şii tefrikasını canlandırmak, Arap milliyetçiliğini körüklemek, ekonomik sıkıntıları derinleştirip kurtarıcı olarak ortaya çıkmak gibi bir dizi fitne yürürlüğe sokulmak istenecektir. Irak’taki son karışıklıkların arka planında bu hesabın olduğunu düşünüyorum.
- Kürt sorunu şiddet hattı üzerinde olduğu sürece, Amerika’nın ve Rusya’nın bu sorundan nemalanmaya devam edeceği açıktır. Dolayısıyla bölgemizde Kürt sorununun adil çözümüne dönük barış masası kurulmadıkça; PKK, PJAK gibi örgütlerin varlıklarını devam ettirdikleri kanlı bir süreç bizi beklemektedir.
Bölge Ülkelerinin İttifakının Önemi
Şu soruyu cevaplamalıyız: Rusya ile Amerika arasındaki söz konusu anlaşma, Astana ittifakının başından beri hatalı ya da anlamsız olduğuna mı işaret eder?
Amerika’nın Suriye’yi bölme planı ve İsrail’in güvenliğini her şeyin üstünde görme stratejisine karşı, Türkiye ve İran’ın Amerika’yı dengeleyebilecek bir güç olan ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü hedefleyen Rusya ile taktiksel bir işbirliği yapması kaçınılmazdı. Astana İttifakı bu taktiksel işbirliğinin adıdır.
Ancak Türkiye ve İran’ın, Rusya’nın Doğu Akdeniz’e inmek ve burada üs edinmek gibi emperyalist hedeflerini de bilerek söz konusu işbirliğinin sınırlarını doğru çizmesi ve stratejik boyuta taşımaması elzemdir.
Bölge ülkelerinin emperyalizmin önüne set çekecek ve adalet örnekliği sunacak bir stratejik işbirliğine ihtiyaçları vardır.
Türkiye ve İran’ın öncülüğünü yapacakları bu ittifakın tüm İslam coğrafyasına şamil olma ihtimali de düşük değildir.
Ancak mezhebi, etnik, tarihsel ihtilafları gündemleştirerek Türkiye ile İran’ın hasım olmasını isteyen/bekleyen bir anlayışın tedavülde olduğunu gözlemliyoruz.
Son süreçte de bu sakat anlayışın tezahür ettiğine şahitlik ettik. Rusya ve İran; Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyine direkt müdahalesine karşı olduklarını, müdahalenin Suriye yönetimi ile işbirliği yaparak gerçekleştirilmesi gerektiğini söylemelerine rağmen, Rusya baştacı edilirken İran şeytanlaştırıldı. Bu değerlendirmede İran’ın Rusya gibi dolaylı cümlelerle kurgulanmış diplomatik bir dil kullanamamasının da ciddi etkisi oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da Soçi seyahati öncesi söz konusu kışkırtmaların tesiriyle İran’ı kınadı.
Türkiye ve İran her zamankinden daha çok birlikte hareket etmeye, işbirliği yapmaya muhtaçtır.
Türkiye ve İran, tek başına Amerika veya Rusya ile başa çıkacak güce sahip değildir. Ancak güçlerini birleştirmeleri halinde emperyalizme karşı ciddi bir denge unsuru olma şansları vardır.
Bölgemizde kurulacak ittifakın en önemli görevlerinden biri de Kürt sorununu emperyalizme malzeme olmaktan çıkaracak adil bir çözüm geliştirmek olacaktır. Siyaset ve sivil toplum kanallarını sonuna kadar açarak, bölünme ve şiddeti dışlayarak, adem-i merkeziyet esaslı bir yönetim modeli tartışmasına ihtiyaç duyduğumuzu düşünüyorum.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.