İslam dünyası toplumlarında statüko ve konformizm dondurulduğu, akıl kilitlendiği için, sorgulayıcı bir bilinci oluşturulamıyor, bu nedenle de modern tarihin/düşüncenin dayattığı ideolojik kontrole ve entelektüel şiddete cevap verilemiyor. Maruz kaldığımız entelektüel şiddet sebebiyle, İslami aidiyet dilini, bilincini ve ufkunu bir bütünlük/tutarlılık içerisinde temsil edemiyoruz. Bu nedenle de amaçlar, anlamlar, yapısal sorunlar üzerinde yoğunlaşmak yerine sonuçlar, araçlar, çıkarlar üzerinde yoğunlaşıyoruz. Aidiyet dilini, bilincini, temsil iradesini kaybettiğimiz için İslama yönelik sistematik saldırılara, kapitalist/seküler saldırılara, ulus-devletlerin, milliyetçiliklerin, gelenekçiliklerin saldırılarına katlanıyoruz.
Ağır bir bilinç zedelenmesiyle karşı karşıya bulunduğumuz için bu saldırıları hiçbir şekilde hissetmiyoruz. Bu saldırılara yönelik olarak nitelikli bir farkındalık oluşturamıyoruz. Sözünü ettiğimiz, yoğun, çok yönlü saldırılar etrafında bir farkındalık oluşturmak yerine, bu tür saldırılara hiçbir şekilde maruz kalmıyormuş gibi hareket ederek, hamaset-popülizm dilini/söylemini kitleselleştirmeye/toplumsallaştırmaya çalışıyoruz.
Kendilerini konfor/çıkar/iktidar alanlarına kapatanlarla hakikati paylaşmak, konuşmak, hakikat zemininde bir ortak/iklim/çevre oluşturmak mümkün değildir. Konfor/çıkar/iktidar alanına kapanmak, entelektüel özgürlükten vazgeçmek demektir. Konfor/çıkar ve iktidar alanlarına kapanmak her tür yalana, ikiyüzlülüğe, adaletsizliğe katlanmayı zorunlu kılar. Hamaset dili ve söyleminin hakim olduğu toplumlarda düşünce üretimi, fikir üretimi mümkün olmaz. Hamaset ve popülizm dili/söylemi/siyaseti, toplumlarımızı muvafık iyiler, muhalif kötüler olarak kategorize ediyor. Paranoyak bir siyaset biçimi olan hamaset ve popülizm siyasetinin bir sorumsuzluk biçimi olduğunu, bu sorumsuzluğun çoğulcu yaklaşımlara hayat hakkı tanımadığını görmüyor ve anlamıyoruz. Hangi toplumda olursa olsun, hamaset ve popülizm dili, her zaman bir kriz algısını oluşturmak suretiyle güç kazanır. Günümüzde de görülebileceği üzere, İslam toplumlarında her zaman kitleleri harekete geçirebilecek folklorik bir retorik gündeme getirilebiliyor. Toplumlarımızda eleştirel çözümlemeler, öneriler ve tarz halkın homojenliğini tehdit eden hareketler olarak değerlendiriliyor.
Toplumlarımız muvafık iyiler, muhalif kötüler gibi tuhaf kategorilere bölündüğü için her karşıtlık, maalesef yanlış bilgilendirme kaynağı haline gelebiliyor. Yanlış, çarpık, önyargılı bilgilendirmeye dayalı karşıtlıkların hangi toplumda olursa olsun çok derin sorunlara neden olabileceğini kaydetmek gerekir. Saldırgan, ideolojik siyasal tavra karşı saldırgan muhafazakar siyasal tavrı tahkim etmek, ilgili toplumları ortak anlam ve değerlere, ilişkilere yabancılaştırır.
Günümüz dünyasını, tarihini ne yazık ki ideolojik ırkçılık belirliyor. Bugün, Hıristiyan köktendinciliği küresel bir baskı unsuru haline gelirken, sömürgeci/ırkçı/işgalci/soykırımcı Siyonizm küresel evangelik hareketin himayesi altında, insanlık tarihinde benzeri görülmeyen zulümleri işlemeye devam ediyor. İslam ve Müslümanlar, ulus-devlet ve milliyetçilik sınırları içerisine çekilir, ulus-devlet ve milliyetçilikler adına sınırsız bir şekilde istismar edilip araçsallaştırılırken, kapitalist-neoliberal sistem küresel düzeyde etki alanlarını genişletiyor.
Küresel kapitalist-liberal sisteme gerçek anlamda muhalefet iradesine/yeteneğine/birikimine/potansiyeline sahip olan aziz İslam ve Müslümanlar, ulus-devlet sistemi ve milliyetçilikler tarafından araçsallaştırıldığı için, uluslarüstü bir bilincin-ufkun-iradenin ifadesi olabilecek şekilde eleştirel içerik üretemiyor, 21. Yüzyıl için hiçbir şey öneremiyor. Entelektüel haçlı seferleri tarafından çökertilen İslamcılık dili/söylemi ve siyaseti konusunda Müslüman aydınlar da entelektüel haçlılarla aynı yorumu paylaşıyor. İslamın çıkar-iktidar beklentileri adına araçsallaştırılması, İslam toplumlarında bir gelenek haline geldiği için, bugün, Müslümanlar-İslamcılar, çıkar vadetmeyen inançlarını-konumlarını-tercihlerini değiştirmekte hiçbir sakınca görmüyor.
Bugünün dünyasında İslam ve Müslümanlar, içerisinde bulundukları şizofrenik parçalanmalar, karşıtlıklar ve rekabetler sebebiyle, kapitalist-liberal sisteme muhalefet iradesini kaybetmişlerdir. Kendilerini İslama nisbet eden şizofrenik parçaların, anlaşılması, kabul edilmesi mümkün olmayan narsizmleri sebebiyle, bugün Müslümanlar ortak bir kültürel/siyasal strateji ile küresel İslami vizyon oluşturamıyor. Bugünün dünyasında Müslümanlar popülist dindarlıklara, popülist milliyetçiliklere, otoriter muhafazakarlıklara kapatılmış bulunuyor. Toplumlarımızda popülizm ve hamaset dili karizmatik-narsist otoriter liderlikler, tarihsel-siyasal bilinç yoksunu halkları tektipleştirerek, homojenleştirerek kontrol edilebilir kalabalıklara dönüştürüyor.
İslam toplumlarında, bu toplumların yerel diktatörlüklerin baskılarından küresel-emperyalist diktatörlükler aracılığıyla nasıl “özgürleştirilebilecekleri” konusu gereği gibi kavranamıyor, algılanamıyor. Herhangi bir İslam ülkesinin yerel diktatörlüklerden, küresel emperyalist diktatörlüklerin yardımıyla özgürleştirilmelerini beklemek kadar vahim bir tutum/tarz/tercih olamaz. Günümüzde Müslüman halklar kitleler halinde sömürgeci emperyalistlerin neden olduğu yıkımlardan kaçarak, yine sömürgecilerin himayesine sığınmaya çalışıyor.
İslam toplumlarında gerçeklerin yüksek sesle söylenmesinin mümkün olmadığı bir dönemden geçiyoruz. Hemen her ülkede, eleştirel aydınlar/düşünürler/bilginler çok büyük baskılarla karşı karşıya bulunuyor. Bilinci sömürgeleştirilen bir toplumun ya da kültürün hiçbir şekilde özgürlükten söz edemeyeceğini, batılı bilme-algılama ve yorumlama biçimleriyle bir halkın kendi geleceğini kuramayacağını, bağımsız bir tasavvur oluşturamayacağını bilmek-anlamak istemiyoruz. İslam toplumlarında radikal İslami bir değişimin ufkunu, hamaset-popülizm dili-söylemi-siyaseti kapatıyor. Toplumlarımızda radikal değişim şartlarını oluşturmak üzere, radikal değişime öncülük edebilecek nitelikli kadroların muttaki önderliğini gerçekleştirmek gerekir.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.