İnsan kelimesinin nisyan ve noksanlıktan geldiği söylenir. En önemli eksiklerimizden biri de unutmak. Demirel’i yedi kez iktidara taşımamız unutkanlığımızın en önemli göstergesi değil mi?
Tekerrür eden acı tarihimizin canlı şahitliğini yapıyoruz. Son yıllarda yaşadığımız akıl tutulması unutkanlığımızın ve düşünsel körlüğümüzün en önemli göstergesi. Tarihimiz unuttuğumuz hakikatlerle dolu. İşte birkaç örnek:
Allah'ın Peygamberine düşman olan Ebu Süfyan’a ve Hz. Ali'ye düşman olan Muaviye’ye örnek sahabeler diyen tarih kitaplarını unuttuk örneğin. Zer, zor ve tezvirin fikir babası Muaviye’nin ümmete saltanatı, faili meçhulleri ve hileyi ikram etmesini de unuttuk. Onun Hz. Peygamber'in tırnağını koklamasındaki takvayı ?! hatırladık.
Takvasıyla ünlü Abdullah bin Ömer’in Hz. Ali’ye ve Hz. Ayşe’ye biat etmediğini de unuttuk mesela. Ama aynı Ömer’in Hz. Hüseyin’i katleden Yezid'e ve sahabe hanımlarına tecavüz ettiren, Kâbe’yi taşlatan zalim Haccac'a ayağını öperek biat etmesini de unuttuk. O’nun ne kadar maslahatçı olduğunu hatırladık.
Hz. Hüseyin'in barış elçisi Müslim Bin Akil’i ve onu koruyan sahabe Hani'yi öldüren Ubeydullah İbn-i Ziyad’ı korumak için yalan söyleyen Kadı Şureyh’in sahtekârlığını da unuttuk.Hz. Hüseyin'i öldürmeye gelen Yezid’in askerlerinin namazlarını onun arkasında kılmasını da unuttuk. Onların ne kadar takva sahibi ?! olduklarını hatırladık.
Menderes'in Türkiye'yi Amerika'ya bağladığını, istihbaratı CIA’ya teslim ettiğini de unuttuk. Serbest kalan ezanı hatırladık.
Kapitalizmin ve kapitalist ahlakın Özal tarafından Türkiye'ye getirildiğini de unuttuk. Ekonomik gelişmeyi hatırladık.
İslam dünyasının Suud ve Katar gibi Mescidi Dırar ülkelerinin finansörlükleriyle kana bulandığını da unuttuk. Onların yaptıkları yatırımları hatırladık.
O kadar çok şeyi unuttuk ki…
Amerika’nın oyunlarını unutmuşuz çok mu?
İsmini bile Siyonist filozof B. Levi’nin koyduğu Arap Baharı sürecinde tüm dostlarımızla düşman, tüm düşmanlarımızla dost olduk. Dini, siyasi, ekonomik ve kültürel olarak tam bir travma yaşadık. Yeryüzünü kana ve ifsada bulayanlarla aynı çatı altında yıllar geçirdik. Sonra devre dışı bırakılan yetkilileri ve baştan sonra yanlıştı itiraflarını duyunca bir an için unuttuklarımızı hatırladık sandık. Ama şimdi anlıyoruz ki bunu da unutmuşuz.
Amerika birkaç hafta önce Irak’ta bir yerleşim yerini vurdu ve yaklaşık 200 kişiyi öldürdü. Kimse bir şey yapmadı. İsrail Filistin'de duvar ördü, insanları tutukladı, öldürdü, ezanı yasakladı. Kimse bir şey yapmadı. Mavi Marmara davası düştü, İsrail ile normalleşme yaşandı. Kimseden çıt yok. Yemen'de üç yıldır Suudi Amerika katliam yapıyor. Kimseden ses çıkmıyor.
Bunların hiçbiri için elçilikler basılmadı. Cuma namazı sonrası basın açıklaması yapılmadı. Sosyal medyada üzüntü ve öfke sloganları atılmadı.
Siyonizm’in ve Amerika’nın kuklaları aracılığıyla ülkemizde darbeler ve darbe girişimleri yaptığını, darbecileri koruduğunu unuttuk. İçimizde ve dışımızdaki tüm terör unsurlarına bizi devre dışı bırakarak destek verdiklerini de unuttuk.
NATO konseptinden bağımsız bir plan kemale ermek üzereyken oldu tüm bunlar. Unuttuk. Unuttuk.
Ama ne olduysa oldu. Siyonist aklın daha önce Meksika’da, Vietnam’da, Irak’ta ve Suriye’de kurguladığı kimyasal oyun bir anda hepimizin kimyasını değiştirdi. Siyonistlerin en büyük haber sağlayıcı merkezlerinden Reuters Ajansı’nın dünyaya servis ettiği bir haber algılarımızı, düşüncelerimizi, öfkelerimizi ve sevinçlerimizi belirledi.
İsrail, bombardımanın öncesinde ve sonrasında Suriye'ye girmeye hazırız dedi. Amerika, Arap Baharı sürecindeki açıklamaları yapmaya başladı. Arap Baharı sürecindeki aktif camialar koro halinde benzer şeyleri tekrar etmeye başladı. Işid’i Sünni öfke olarak yorumlayanlar, Rakka'yı haklı bir hesaplaşma olarak görenler, cihat kavramını kirleten ciğer yiyici vampir sürüsünü mücahit olarak görenler tekrar sahneye çıktı.
EVET'e destek olmak için tüm emperyalistler ve uşakları HAYIR cephesinde dedik. Ama aynı kitlelerin (PYD, Işid, PKK, İsrail, Fetö, NATO, AB) şu anda Amerikan saldırısına destek verdiğini de unuttuk.
Kendi ülkesine Amerikan ve NATO askerlerini, haçlı ordusunu davet edecek kadar alçalan bir İslamcı ?! muhalefeti de unuttuk.
ABD'nin şahsi çıkarlarını ve kan emici hesaplarını, dini, siyasi, milli menfaatlerimiz için fırsat olarak görenlerin unuttuklarını de unuttuk. Üstelik gerçekten de samimi ve iyi niyetliydik.
Amerika önce kendi halkını katletmekle başladı işe. Kızılderilileri, yerlileri, zencileri katletti. Meksika’nın yarısını işgal etti. Onlarca ülkeyi harabeye çevirdi. Nükleer silah kullandı. Irak’ta iki milyon insanın ölmesine neden oldu. Hepsini unuttuk. Vietnam’ı, Afganistan’ı, Libya’yı, Somali’yi, Haiti’yi, Panama’yı, Hiroşima’yı, Granada’yı, Kamboçya’yı, Şili’yi, Küba’yı ve daha nice yerleri kan gölüne çevirmesini de unuttuk.
İsrail’e verdiği destekle on binlerce Filistin’in katledilmesini sağlamasını da unuttuk.
Yeryüzünün bütün kaos ve kötülük planlarının merkezi olduğunu da unuttuk.
*
Oysa biz Müslümandık.
Oysa Amerika “büyük şeytan”dı bizim için.
Oysa İsrail Ortadoğu’nun kanser tümörüydü.
Şeytana-tağuta kulluk etmemenin üst akla güvenmemek, derin dünya devletiyle ortak hareket etmemek, ona itaat etmemek anlamına geldiğini de unuttuk.
Oysa Kuran’ın kendisi zikir yani hatırlama demekti.
Oysa büyük hedeflerimiz vardı. İnsanlığa barış ve umut getirecektik. Yeryüzünde zulmü ortadan kaldıracak, adaletin hâkim olması için canımızı, aklımızı ve tüm enerjimizi kullanacaktık.Kendi inanç ve medeniyetimize dayalı projeler oluşturacaktık. Tarihte kalmış nostaljik tasavvurlarla avunduk.
Oysa bir yılan deliğinden iki defa ısırılmayacaktık. Böyle demişti Yüce Peygamberimiz. Olsun. Biz ısırılmaya alıştık. Hatta ısırılmayınca kendimizi tuhaf hissetmeye başladık.
Bugün bu inanılmaz akıl tutulmasını yaşayanlar, yıllar sonra tekrar bugünlere dönüp insanlıklarının, dinlerinin, düşüncelerinin onurunu, izzetini ve asaletini koruyabilmek için Allah'tan bir şans daha isteyecekler.
Ama verilmeyecek.
Tüm bunlar kimin umurunda.
Artık Amerika yeni umudumuz. Trump’tan çok şey bekliyoruz. Ümitliyiz. Öfkeli ve heyecanlıyız.
Ne diyelim.
Vela havle vela kuvvete. İlla billahil aliyyül azim.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.