Yeryüzünün ilk beyaz’ı Kabil’ dir. Hz. Âdem, oğlu Kabil’e Habil’i sorduğunda Kabil’in “ben kardeşimin bekçisi miyim” dediği rivayet edilir. Ahlaksızlığın bu sözle başladığı söylenir.
“ Kolombiyalı yaşlı bilgelere göre ilk insanlar siyahmış. Kabil kardeşi Habil’i öldürünce Tanrı’nın öfkesi gümbürdemiş. Tanrı’nın öfkesi karşısında Kabil korkudan ve suçu yüzünden teni solmuş. O kadar ki ömrünün sonuna kadar beyaz kalmış. Biz beyazlar Kabil’in çocuklarıyız.” [1]
İnsanlık tarihini bir insan ömrüne benzetecek olursak “modern-popüler kültürü” insanın olgunluk çağında kalbinde (aklında değil) delik açılmasına neden olan ciddi bir hastalığa benzetebiliriz.
Erdem ve değer adına ne varsa hepsinin “ ötekileştiği ve değersizleştiği” bir dünyada, imitasyonları dahi olsa değerlerden vazgeçilemiyor. Çünkü hiçliği yaşamak varlığı önemli kılıyor.
Hiçlik modern dünyaya beyaz adamın hediyesi. Beyaz adamın ötekileştirdiği ilk ve en önemli değer ise ahlak. Ahlakın yokluğuna yaklaşık 100 yıl dayanabilen beyaz adam, “etik” i hayatımıza sokarak ruhun açlığını, GDO’lu bir kavramla gidermeye çalıştı. Eee, ne de olsa ruh açlık kabul etmiyor. Ölürse tenler ölür, canlar ölesi değil, demiş Yunus.
Kendi kavram dünyamıza yabancılaşan bizler, tüketimimize sunulan kavramları memnuniyetle kullanıyoruz. Çevremizde etik’i ahlak, aydını âlim, akademisyeni arif, doktoru hekim, psikologu bilge sanan epey som akıllı var. Bunlar hoşlanmadıkları bir durumla karşılaştıklarında hiç de etik değil” diyorlar. Ahlak gibi sıradan(!) bir kavram yerine etik gibi üst düzey bir kavram(!) kullanmalarının bilinçaltı hazzını yaşıyorlar.
“Etik” üretilmiş bir kavram. Kültür mantarı gibi. Etik bir duruma, mesleğe özgüdür, özneldir. Ait olduğu bir bütünlüğü, anlam çerçevesi yoktur. Bunu şöyle açıklayalım:
Bilimin farklı alanlarında farklı “ etik ilkeler ” vardır. Örneğin bir psikolog danışanı ile danışmanlık süresince cinsel ilişki kuramaz. Ancak danışan iyileştiğinde iki olgun insan olarak bu ilişkiyi yaşamaları serbesttir, yani bu durumda etik bir sorun yoktur.
Danimarka basın özgürlüğünü, İslam dünyasının peygamberinin kutsallığından daha büyük bir etik değer olarak gördüğü için küresel bir krize neden oldu. Oysa dalga geçtikleri peygamberin ahlak anlayışında “onların ilahlarına hakaret etmeyin ki, onlar da sizin ilahlarınıza hakaret etmesinler” evrensel ilkesi mevcuttur.
“Kendi olma” nın izzetini yaşamalıyız artık. Beyaz adamın kafasıyla düşünmemeliyiz. Beyaz adam siyah derili peygamberini bile beyazlaştırdı. Doğulu ve siyah olmaktan utanmamalıyız. Batı’nın silahlarının düştüğü her yer doğudur, diyor Nihat Genç. İnsanlık, ruhun çoraklaştığı toprakların etik ’ine değil, gerçek özgürlüğün kanatlandığı toprakların ahlak ’ına muhtaç. Dünyanın her yerindeki beyazlar, dünyanın her yerindeki siyahlara zulmediyor. Türkiye’deki beyazlar da Türkiye’nin siyahlarına -hadi nazik olalım esmerlerine- zulmediyor.
· Beyaz adamın etik ’ine göre bağışlamak unutmak ve önemsememektir, siyah adamın ahlak ’ı ise bağışlamayı kin vermeye son vermek olarak görür.
· Beyaz adamın etik ’i hastayı contası bozulmuş musluğa, siyah adamın ahlak ’ı ise ruhu incinmiş güle benzetir.
· Beyaz adamın etik ’ine göre mutluluk ve haz zorunluluktur, siyah adamın ahlak ’ına göre ise ızdırap sizi olgunlaştırır ve cennete götürür.
· Âşık der incitenden,
· İncinme incitenden,
· Kemalde noksan imiş,
· İncinen incitenden…
- Beyaz adamın etik ’i ;
- Kibre benlik saygısı,
- Açgözlülüğe serbest piyasa ekonomisi
- Öfke ve hırsa rekabetçilik
- Şehvete cinsel cazibe
- Hasede inisiyatif alabilme
- Tembelliğe eğlence
- Her türlü oburluğa iyi hayat diyor.
Oysa siyah olmak ahlakı ve erdemi yüceltmektir. Siyah adamın[2] ahlak’ ı acı çeken için empati kurmayı değil, için için yanmayı öngörür. Peygamberimiz bu nedenle sessizce bir köşede ağlarmış, ümmetinin halini düşünerek. Oysa psikoloji bilimine göre Peygamberimizin yaptığının adı “empati” değil, “sempati” dir ve etik değildir, yanlıştır.
Siyah adamın ahlak ’ı; “özgürsün yanlışı seçebilirsin” demez, kendini parçalayarak, bağırarak, çağırarak kardeşinin özgürlüğünün bedelini bedeni ve ruhuyla ödemesine engel olmaya çalışır.
Siyah adamın ahlak ’ı;
- Çok konuşarak değil, çok susarak hakikate ulaşmaya çalışır
- Utanmazlığı cesaret olarak görmez, utanmayı erdem görür
- Akılla değil, kalple düşünmeyi önemser.
- Beyaz adam aşk acısını depresyon ilacıyla, siyah adam yine aşk’la tedavi eder.[3]
- Beyaz adam gençliği ve genç kalmayı kutsar, siyah adam 20’sinde ailesini taşır.
- Beyaz adamın deprem diye içi gider, siyah adam “yer durur biz sallanırız, depremler yalan” der.
Bilgi ve hikmetle kalın…
[1] E. Galeano,Tepetaklak,Çitlembik yay. 2004
[2] Siyah adam,teni siyah ama ruhu beyaz adam değildir. Beyaz olunarak da siyah kalınabilir, R. Corrie gibi.
[3] Aşk derdiyle hoşem,el çek ilacımdan tabip,bu yaranın merhemi tabipte değildir…
Ballar balını buldum, yağmalansın kovanım-Yunus Emre
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.