Röportaj: Gazze’de Türkiyeli bir öğrenci Rukiye Demir; "Gazze bana korkusuzluğu, izzet ve şerefi öğretti"

Ekran gazetesi genel yayın yönetmeni Ramazan Deveci, Gazze İslâm Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Türkiyeli Rukiye Demir ile bir röportaj gerçekleştirdi.

İslami Analiz/Haber Merkezi

Ekran gazetesi genel yayın yönetmeni Ramazan Deveci, Gazze İslâm Üniversitesi'nde yüksek lisans yapan Türkiyeli Rukiye Demir ile bir röportaj gerçekleştirdi.

Rukiye Demir röportajda, eğitim hayatından Gazze halkının yapısına, İsrail zulümlerinden direnişin izzetine, Türkiye-İsrail ilişkilerinden Mavi Marmara davasına varıncaya kadar birçok konuda, özellikle de yaşanan son gelişmelerle ilgili önemli noktalara değindi.

Röportaj metni şu şekilde:

Rukiye Demir, Gazze İslam Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan, Türkiyeli Kudüs sevdalısı bir güzel Müslüman… İnsanlar yüksek lisans için Avrupa’yı seçerken o Gazze’yi seçti. Rukiye, "Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum tek bir yaşam türü vardı. Fıtratıma ihanet etmeyip, her türlü zulmün karşısında durmak.” diye Gazze'yi seçme sebebini belirtirken, "Gazze bana korkusuzluğu öğretti." diyor.

İşte bu direniş eri, özgür Kudüs sevdalısı güzel insanla Gazze’yi, Gazze’de hayatı, Filistin davasını, Gazze’de kadın olmayı konuştuk. Rukiye hanım sorularımıza samimiyetle cevap verdi. Gazze’deki yaşamını, izlenimlerini, duygularını bizimle paylaştı. Okuyucularımızın sıkılmadan okuyacakları ve okuyunca çok istifade edecekleri bir söyleşi yaptığımızı söyleyebilirim.

Ramazan Deveci: Öncelikle Rukiye Demir kimdir desem ne dersiniz kendinizi nasıl tanıtırsınız?

Rukiye Demir: Diyarbakırlı, 8 çocuklu mütevazı bir ailenin en küçük çocuğuyum. 26 yaşındayım ve Gazze İslam Üniversitesi'nde Community Mental Health Psychology bölümünde master yapıyorum.

Ramazan Deveci: Şu anda Gazze’de bulunuyorsunuz. Niçin Gazze, neden Gazze’desiniz? Okumak için çok daha güzel, çok daha iyi imkana sahip yerler varken neden Gazze?

Rukiye Demir: Evet, Elhamdülillah Gazze’ye geleli 11 ayım doldu. Yüksek lisansta da ikinci senem olacak inşallah. Neden mi Gazze; Çocukluğumdan beri hayalini kurdugum tek bir yaşam türü vardı. O da, "Fıtratıma ihanet etmeyip her türlü zulmün karşısında durmak." Biliyorsunuzdur, biz Türkiye’de bütün İslam coğrafyasının sorunlarıyla büyüyoruz. Bunu bize okulda öğretmiyor olsalar da Elhamdulillah ailelerimiz ve kaliteli ortamlarımız var. Ben de hayalini kurduğum o hayatı yaşıyorum şimdi. Elhamdulillah. Biliyorum şu anda bütün İslam coğrafyası kan ağlıyor.

Neden Gazze diyorsunuz? Çünkü bence,yeryüzü mükemmel bir denge üzere kurulu. Eğer Mekke yaşadığımız dünyanın kalbiyse İstanbul beyni Kudüs de şah damarı olurdu! Şu anda dünyanın şah damarı zalim siyonistler tarafından koparılmak üzere ve eğer bu zulme son verebilirsek Allah’ın izniyle kalpten beyne kan akışı sağlıklı bir şekilde akmaya devam edecek; böylece bütün dünya daha sağlıklı nefes alabilecektir diye düşünüyorum. Bu yüzden çocukluğumdan bu yana Filistin’in yeri benim için hep ayrı olmuştur.

Hiç şüphe yok ki Gazze sadece Filistin’in değil tüm insanlığın en şerefli ve güvenilir kalesi olarak ayakta durmaya devam ediyor. Bu şerefli kale de okumak ve hayatın sadeliğinin tadına varmak sadece benim hayalim olmasa gerek.

Ramazan Deveci:Gazze’de hayat nasıl, insanların hayattan beklentileri neler? Gazze’de hayat ne öğretir insana desem neler söylersiniz? Birde sizin hayatınız nasıl geçiyor? Gazze’de yaşadığınız zorluklar, mutluluklar neler?

Rukiye Demir: Gazze’de hayat iki kelimeyle çok “sade ve huzurlu”. Gazze’de üç tür insanla karşılaştım. Birincisi buradaki hayatın kalitesinin farkına varıp sözlerinde sadık olanlar (ki bu insanlar 7/24 çalışıyorlar, ben hayatım boyunca böyle azim ve izzet görmedim); ikincisi kendi hallerinde mütevazı bir şekilde hayatlarını idame ettirenler; ve üçüncüsü hala neden Gazze’de olduklarını anlamayıp her fırsatta dışarı çıkmak isteyenler. Bu yüzden beklentiler farklı olsa da hepsinin ortak bir beklentisi var; o da özgür bir Filistin.

Gazze’de hayat çok şey öğretiyor. Ben en çok korku duygusunu unuttum gibi, bir de her ne olursa olsun haklıysan izzetli ve güçlü bir şekilde dim dik ayakta durmayı öğreniyorsunuz. Karşınızda kim olursa olsun!

Gazze'de yaşadığım en belirgin zorluk, bazı insanların dini inançlarından ziyade kültürel inançlarına daha çok bağlı kalması ve o şekilde hareket etmesi. Bu durumu farkettiğimde, zaman zaman üzülmüştüm ama tabi ki saygıyla karşılıyorum. Çünkü İslam coğrafyasına baktığımızda aslında hepimizin ana problemlerinden biri maalesef bu durum.

Mutluluğa gelince; ben Gazze’de, bir insan olarak yaşadığımı hissettim (hepimiz yaşıyoruz demeyin sakın; yaşamak var bir de YAŞAMAK VAR. Böyle hakkını vere vere, iliklerinize kadar hissedercesine...). Ruhum daha önce hissetmediğim kadar özgür ve buraya has özel bir koku var havada. Derin bir huzur veren ve nerden geldiğini anlayamadığınız.

Ramazan Deveci: Gazze abluka altında yaşayan bir şehir. Abluka hayatı nasıl etkiliyor? Ablukanın kalkma ihtimali ile ilgili Gazzeliler ne düşünüyor? Bu konuda Türkiye’den ve diğer İslam ülkelerinden bir beklentileri var mı?

Rukiye Demir: Gerçekten de bu durum çok korkunç, biri bana deseydi ki Rukiye sen yeri gelecek elektriğin, suyun var diye şükredeceksin ve mutlu olacaksın, kızım sen hayal mi görüyorsun derdim. Tabi ki her halimize şükürler olsun. Ama bazen nasıl durum böyle olabilir ve nasıl insanlık sessiz kalabilir diyeceğiniz o kadar şey oluyor ki Gazze’de. Anlatmakla bitiremem cidden yaşamak gerek.

Buranın onurlu ve güçlü halkı en basit, ne var ki bunda dediğiniz şeylerden yoksun ve bu konuda kirli politikalar yüzünden 11 senedir kayda değer bir adım da atılmadı. İşte bu durum bize ayıp olarak yeter diye düşünüyorum. Bu insanlık ayıbı abluka, Gazze’de hayatı her yönden kötü şekillerde etkilese de buranın dirençli ve onurlu insanları büyük bir umutla ablukanın kalkacağı günü bekliyor. En büyük desteği ise Türkiye ve Katar’dan bekliyorlar. Bu iki kardeş ülke Filistin’in en zor zamanlarında diğer ülkelere kıyasla Filistin’e hatırı sayılır yardımlarda bulundu. Genel anlamda İslam’ın kutsal emaneti Mescit Al-Aqsa’nın özgürlüğü için bütün İslam aleminden sorumluluklarını yerine getirmesi bekleniyor.

Ramazan Deveci: Mavi Marmara’dan sonra düzelen Türkiye-İşgalci İsrail ilişkisinin Gazzelilerin hayatına nasıl bir yansıması oldu ya da oldu mu? Gazzeliler bu ilişkiyi nasıl yorumladılar? Sizin bu konuda bir gözleminiz oldu mu?

Rukiye Demir: Gazze Halkı çok mazlum bir halk, yanlarında durursanız bunu asla unutmaz her türlü vefayı gösterirler ve yanlarında durmazsanız da sizin gelmenizi beklemeden son nefeslerine kadar bu onurlu mücadeleyi vereceklerdir. O yüzden Gazze Halkı Türkiye’ye karşı büyük bir sevgi beslemekte ve çok vefalılar. Bu duruma üzülüyor olsalar da Türkiye kendi politik çıkarlarını korumak durumunda diyerekten hüsn-ü zan yapıyorlar.

Eğer kişisel görüşümü soruyorsanız, bırakın onlarla ilişki içerisinde olmayı, işgal devletini tanımak tüm insanlığa zulüm etmektir diye düşünüyorum.

Ramazan Deveci:Gazze’de ne okuyorsunuz, yani okuduğunuz üniversiteden, hatta biraz daha açarak Gazze’deki eğitim hayatından bahsedebilir misiniz?

Rukiye Demir: Gazze İslam Üniversitesi’nde İngilizce de Community Mental Health Psychology olarak geçen bölümde yüksek lisans yapıyorum ve 2 senelik olan programın ilk senesini başarıyla bitirdim. Elhamdulillah. IUG’de dersler bölümüne bağlı olarak Arapça-İngilizce ya da Arapça olarak işleniyor. Benim bölümüm genel olarak Arapça olsa da sınavlarda İngilizce yazmama müsaade ediyorlar. Genel olarak eğitimin kalitesi gayet iyi, sadece ben biraz zorlanıyorum Arapçam çok iyi bir seviyede olmadığı için.

Ortam çok samimi, öğrenciler yabancı olduğunuzu hele de Türkiye’den geldiğinizi duyunca hiç beklemediğiniz bir sıcaklıkla karşılıyorlar sizi. Yurt dışından daha çok öğrenci alımına başladılar benimle birlikte. Ben şu anda Gazze ablukasındaki ilk uluslararası master öğrencisiyim ve şu anda arkamdan gelmek isteyen başka güzel yürekli öğrenciler var. Umarım bu kutlu yolda hep birlikte muvaffak oluruz.

Ramazan Deveci: Gazze zaman zaman işgalci İsrail’in saldırılarına maruz kalıyor. Bu saldırılar Gazze halkını nasıl etkiliyor? Siz bu saldırılara şahitlik ettiniz mi, ettiyseniz neler hissetiniz? Bir de bu saldırılar karşısında çocuk ve kadın olan Gazzeliler nasıl etkileniyorlar?

Rukiye Demir: Evet, maalesef siyonistler her fırsatta izzetli Gazze halkının direnişini kırma amaçlı füze saldırıları düzenliyor; ama buradaki dirençli halk duruma alışmış, bende 2 ay içinde adapte oldum. Şimdi herhangi bir saldırıda ikincisini bekliyorum. Gelmiyorsa uykuma ya da işime kaldığım yerden devam ediyorum. Daha önce söylemiştim; korku hissini Gazze unutturdu bana.

Saldırılara alışmış olsalar da geçen üç korkunç savaş özellikle de kadın ve çocuklar başta olmak üzere Gazze Halkında derin izler bırakmış. Ama bu denli şiddetli savaşları atlatan Gazze halkının ne kadar dirençli bir halk bir halk olduğunu anlıyorum.

Ramazan Deveci: Gazze benim gözümde direnişin şehridir. Zulme başkaldırının şehridir. Doğrusu benimde 3-5 ay Gazze’de yaşamak gibi bir düşüncem var ama ne zaman gerçekleşir bilmiyorum. Söyleşinin bu bölümünde Gazzelilerin direniş ile ilgili düşüncelerini, denizden nehire bütün Filistin’in özgürlüğüne olan inançlarını sormak istiyorum. Bu konuda neler söylersiniz?

Rukiye Demir: Ben buradaki ilk uluslararası master öğrencisi olarak bütün samimiyetimle, yüreği olan ve kendisini insan hisseden herkesi bu güzel topraklara davet ediyorum. Buna hem sizlerin hem de Filistin halkının çok ihtiyacı var. Zira kardeşlerimiz buradaki hayatın caydırıcı zorluklarından ötürü yorulmuş durumdalar. Bu yorgunluklarını gidermek için, pratik bir şekilde “Bak biz de sizinleyiz” deyip, onlara moral olabiliriz. Bu pratik destek, eğitim alanında, askeri alanda, ticari alanda, aklınıza gelebilecek her türlü alanda olabilir. Yeter ki karınca misali elimizden geleni yapalım.

Filistin’in özgürlüğüne dair inancımıza gelince; hayat durur ama inançlar diridir! Bu dava Allah’ın davası, bizler sadece bireyleriz bu davada yürümeye can atan. Bilsek ki yeryüzünde adam kalmayacak bu zulümlere karşı duran, hiç şüphemiz yok ki; Allah gökyüzündeki meleklerini gönderir bu kutsal davayı tamamlamak için. O yüzden müsterih olun, zorluklar boğaza kadar dayansa da inançlar her gün doğan güneş gibi diri ve güçlüdür! Elhamdulillah...

Ramazan Deveci: Özellikle, kadınların direnişe bakışını sormak istiyorum. Bir de Gazze’de kadın olmak daha mı zor? Kadınların penceresinden bakarsanız Gazzeli kadınlar, genç kızlar, hayata dair direnişe dair neler söylüyorlar?

Rukiye Demir: Gazze’de Kadın olmak... Geçen arkadaşımla bir sohbetimizde, son savaşta evi füzeyle vurulan ve 2 çocuğu gözünün önünde şehit olan ve ikinci bir füze de kalan 2 çocuğuna isabet etmesin diye, şehit olan çocuklarının cansız bedenlerinin üstünden geçip kalanları hayatta tutmak için mücadele eden bir anneden bahsediyorduk. Hayal etmesi bile zor değil mi?

İşte o anneler bugün bu topraklarda yaşamın en onurlu mücadelesini veriyorlar. Çocukları okulda çok başarılı, kimisi üniversitede başarı hikâyeleriyle kendisinden söz ettiriyor, kimisi iş alanında birbirinden büyük başarılarıyla anılıyor. İşte böyle anneler ve böyle çocukların yaşadığı yer Gazze ve buradaki acılar insanlara ağlama lüksünü vermiyor maalesef. Devam etmek zorundasınız, hem de en iyisini yapmak zorundasınız. Çünkü siz ümmetin namusunu kurtarmakla şereflendirilmişsiniz. Bir kez daha görüyoruz ki adam olmak erkeklere has bir sıfat değil; aksine birçok erkeği geride bırakan izzetli kadınlara da ait.

Ramazan Deveci: Son Mescid-i Aksa direnişinin Gazze’de yansımaları oldu mu, olduysa neler oldu? Gazzeliler sanıyorum ki Kudüs’e çok gidemiyorlar, bu durum onları nasıl etkiliyor?

Rukiye Demir: Size şöyle kısa bir bilgi vermek istiyorum. Filistin’de üç bölge var.

A bölgesi sadece Filistinlilerin yaşadığı siyonist askerlerinin giremediği bölge, diğer adıyla Gazze. Bugün abluka ile kuşatılırmış durumda. B bölgesi Filistinlilerin ve işgalci siyonistlerin olduğu bölge, yani Batı Şeria bölgesi. C bölgesi sadece zalim siyonistlerin işgal ettiği Filistin toprakları. Bütün bu bölgeler arasında geçişler çok zor. Hele Gazze’den Kudüs’e gitmek için siyonist işgalcilerin kontrolünden geçmek zorundasınız ve herkes de geçemez. Çok geçerli bir nedeniniz olmalı, hatta çoğu zaman geçerli nedenleriniz olsa da zalim siyonistler istemediği için çıkamazsınız.

O yüzden burada Kudüs’e hasret o kadar çok Filistinli gördüm ki inanamazsınız. Taa Kabe’yi ziyaret etmek nasip olmuş ama kendi topraklarında maksimum 1 saat mesafedeki Mescit Al-Aqsa’ya girememişler. Hakikaten çok üzücü.

Benim için de durum biraz zor duruyor. Refah Kapısı’ndan Gazze’ye girdim diye Kudüs’e girişimin çok zor olacağı söyleniyor. Neyse çok önemli değil. Yakında, çok yakında inşallAllah bütün Müslüman kardeşlerimizle kendi topraklarımıza girer Mescit Al-Aqsa’yi ziyaret ederiz inşallah.

Kudüs’teki direnişe gelince, bu direniş sadece Kudüs’te verilmiyor. Gazze’de, İstanbul’da, Diyarbakır’da, Katar’da Cezayir’de, Tunus’ta, İngiltere’de, İsveç’te; insanlığın yaşandığı her yerde veriliyor. Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir. Bir tarafta acı varsa bu bütün vücuda yansır!

Ramazan Deveci: Söyleşimi denizden nehire bütün Filistin’in özgür olduğunu görmek duası ile bitirmek istiyor ve bizimle söyleşi yapmayı kabul ettiğiniz için size çok teşekkür ediyorum.

Rukiye Demir: Ben teşekkür ediyorum. Duanıza amin derken bütün insanlık olarak özümüze dönmeyi ve adaletten ayrılmamayı Allah’tan diliyorum. İnşallah amin…

Es-Selamu Aleykum ve Rahmatullahi.

15 Ağu 2017 - 00:00 - Filistin


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.