Alman medyası, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bu kez tutuklu HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş üzerinden ağır eleştiriler yöneltti. 2018’e giderken sadece Almanya’nın değil birçok açıdan da yaşlı kıtanın en büyük yayın grubunun “amiral gemisi” Bild, HDP Genel Başkanı Demirtaş’la geniş bir görüşme yayınladı. Üç dilde yayımlanmasıyla dikkat çeken haberde Demirtaş’ın temel görüşlerine yer verildi. Sinan Şenyurt imzalı haberde Demirtaş, sadece bir yıl yargıç karşısına çıkarılmadan hapiste tutulmasıyla ilgili bilgiler vermekle kalmadı, ayrıca “Kürt muhalefetinin partisi olarak HDP’nin” iç ve dış politikadaki tutumlarına da açıklık getirdi.
Bir yıldır hâkim karşısına çıkarılmadığını hatırlatan Demirtaş, terör gerekçesiyle ve 142 yıl hapis istemiyle yargılandığını anlattı. Demirtaş neden cezaevinde olduğu sorusunu “Türkiye’de demokratikleşme sürecini askıya alan ve kendi siyasal İslam projesini hayata geçirmek için önündeki bütün engelleri hukuk dışı yollarla bertaraf eden AKP ve liderinin hışmına uğradığım için. Partim ve arkadaşlarımla birlikte AKP’yi 7 Haziran 2015 seçimlerinde iktidardan düşürmeyi başardığımız için hapisteyiz” diye yanıtladı.
Edirne Cezaevinde yatan HDP Başkanı geniş söyleşi boyunca birçok konuya dikkat çekti. Demirtaş şöyle konuştu:
“Burası yüksek güvenlikli F Tipi bir cezaevidir. 12 metrekare yaşam alanı olan bir hücrede milletvekili arkadaşım Abdullah Zeydan ile birlikte kalıyoruz. Bir buçuk yıldır OHAL yasaları yürürlükte olduğu için cezaevi koşulları her zamankinden daha ağırdır. Ama bol bol kitap okuyup yazarak irademizi güçlü tutmaya çalışıyoruz. Avrupa Konseyi, Türkiye’deki cezaevi koşulları ile maalesef ilgilenmiyor. Bu da işin başka bir hazin yönüdür.”
“Süreci bitiren Erdoğan’ın kendisidir. Çözüm sürecinin artık kendisine oy kazandırmadığını görünce, tam da sonuç aşamasında süreci bitirerek savaş politikalarına geri dönüş yaptı. O süreçte bizim de bazı yetmezliklerimiz oldu elbette. Çözüm sürecini yeterince topluma mal edemedik, iyi anlatamadık, yeterli düzeyde şeffaflığı sağlayamadık. Ama süreci bitiren kesinlikle biz değiliz.”
(...)
“Kürt halkının ve Türkiye’deki bütün farklı kimlik ve inançların dil, kültür, eğitim, yaşam biçimi ve örgütlenme hakları anayasal güvence altına alınmalı; vatandaşların etkili bir şekilde yönetime katılmaları için yerinden yönetim modeli hayata geçirilmelidir. Bütün bunlar yapılırken de PKK’nın ve Sayın Öcalan’ın bir müzakere yoluyla sürece dahil edilmeleri ve şiddet sorununun da köklü çözümü sağlanmalıdır. Tüm bunların hayata geçmesi de güçlü bir siyasi irade ile etkili bir kamuoyu desteğine bağlıdır.”
“Şu an ülkemizde yargı erki tamamen çökmüş durumda. Yargıçların küçük bir kısmı iktidara yaranmaya çalışarak tam bir siyasi militan gibi davranırken, büyük bir kısmı iktidarın hışmından korktuğu için bizlere karşı adil bir yargılama faaliyeti yürütemiyorlar. 14 aydır hakkımda devam eden 34 ayrı davanın (tutuklu olduğum dava dahil) hiçbirinde halen bir kez bile hâkim karşısına çıkarılmadım. Tutukluluğumu fiili cezaya dönüştürmek istiyorlar. Duruşmalarda yargılanmaktan çok bir yargılama yaparak AKP’yi teşhir etmemden korkuyorlar.”
“Bunun bir darbe girişimi olduğundan kuşku yok. Başından beri biz de nefretle kınadık ve karşısında durduk. 15 Temmuz’la ilgili karanlıkta kalmış birçok noktanın olduğunu biliyoruz. Parlamentonun bu karanlık noktaları araştırması AKP ve Erdoğan tarafından engellendi. Oysa mantıklı olan, AKP ve Erdoğan’ın darbeyle ilgili bütün gerçeklerin ortaya çıkmasını desteklemesiydi. Ancak böyle yapmadılar. Üstünü kapatmayı tercih ettiler. Bu da pek çok şüphenin ortada kalmasına yol açtı. Ve maalesef Erdoğan darbe girişimi sonrasında oluşan korku, panik ve kaos ortamını ‘tek adam rejimi’ni güçlendirmek için bir fırsata dönüştürdü. Bu süreç halen devam ediyor.”
“2019’da yapılacak üç seçim de TC tarihinin en kritik seçimlerinden olacaktır. Şu anda Türkiye’de özgür ve serbest seçim koşullarından hiçbiri yoktur. Öncelikle OHAL’in kaldırılması, yargı üzerindeki baskıya son verilmesi, basın özgürlüğünün güvence altına alınması, örgütlenme ve propaganda güvencesinin sağlanması gerekir. Bu koşullar sağlanmadan yapılacak her seçim, AKP faşizminin sandık yoluyla ve zorbalıkla “meşrulaştırılması”ndan başka işe yaramaz. Kürtlerin büyük bir kısmı demokrasiden yanadır ve faşizme kesinlikle karşı çıkacaktır.”
Bir mücadele insanı olduğunun altını çizen Selahattin Demirtaş, Bild muhabirinin önümüzdeki seçimlerdeki rolüyle ilgili bir sorusuna da “Herhangi bir yere aday olup olmamam önemli değildir. Koşullarım ne olursa olsun insan hakları, demokrasi ve barış için mücadele etmeye devam edeceğim. Şu anda herhangi bir görev için aday olma gibi bir planım yok” yanıtı verdi.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.