Tunus En-Nahda Hareketi Lideri Raşid Gannuşi, hareketinin siyasi ve dini faaliyetleri birbirinden ayırma kararı alması ardından konuyla ilgili Middle East Eye'a (MEE) bir röportaj verdi.
Söz konusu röportajı İslami Analiz Haber Masası'nın tercümesiyle sizler için sunuyoruz:
MEE: Nahda çok yakın bir zamanda kendisini camiden ayırarak sadece siyasi bir proje olarak tanımlama şeklinde tarihi bir karar aldı. Siz bu yapılanı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu bir kırılma mı yoksa siyaseten uzmanlaşma mı?
Gannuşi: Bu bir kırılma değil, bir süreç. Geçtiğimiz hafta kongrede sivil parti fikrini kabul ettik. Böylelikle İslam'da neyin kutsal olduğuna ve neyin özgürce yorumlanabileceğine dair farkı görmüş olacağız. Siyasi alan kutsal veya değiştirilemez değil. Medeni ve insani bir şey. İçtihat ve bağımsız olarak insan aklına dayalı bir şekilde yürütme serbestiyeti var. İslami metinlerin yüzde 90'ından fazlası yoruma ve görüş farklılıklarına açık. Sadece belli başlı metinleri sabit ve değiştirilemez kabul ediyoruz. Müslümanların çoğu ikisini birbirine karıştırıyor, tüm metinleri kutsal, dokunulmaz kabul ediyor ve sadece tek bir anlam taşıdığını düşünüyorlar. Siyasete ilişkin İslami metinler yoruma açıktır, ve bizim çalıştığımız alan da bu. Biz hassas Müslümanlar olduğumuzu düşünüyoruz. İslam'ın yeryüzüne insanlığı özgürleştirmek ve özgür insanı tanımlamak için geldiğine inanıyoruz.
MEE: Peki Nahda nasıl değişecek?
Gannuşi: Dini ve siyasi olanı birbirinden ayırmanız lazım. Örneğin, camiler siyasal partiler arasındaki rekabet sahası olmamalı. Camiler Müslümanların birliğini tesis etmeli, onları bölmemeli. Camilerde her türlü siyasi propagandayı yasaklamalıyız. Siyaset insanları güç ve zenginlik için bir rekabete sokuyor ve bizim engellememiz gereken şey de bu.
MEE: İmamların siyaset konuşmaması gerektiğini mi söylüyorsunuz?
Gannuşi: Hayır konuşabilirler, ama sadece ortak ve ulusal çıkarlar doğrultusunda. Bir ülke işgal altındayken imam insanları direnişe teşvik etmelidir, yoksullukla mücadeleye teşvik etmelidir, toplumu ilgilendiren herhangi bir sosyal hastalığa karşı bilinçlendirmelidir, siyasi partiler hakkında konuşmamalıdır. Bazı vaizler bizim partimizin üyesi, parlamentoya seçilince artık ya meclise gidip imam olmaktan vazgeçmeyi ya da imam olarak kalıp meclise gitmemeyi seçecekler.
MEE: Bu sizin için de geçerli mi?
Gannuşi: Evet
MEE: İslam'a davet ve tebliğ çalışmalarına son verecek misiniz?
Gannuşi: Evet parti içerisinde son verdik. İnsanları İslam'a davet edenlerin toplumu bir araya getirmesini ve bölmemesini sağlamalıyız çünkü İslam Vahdet/birlik meselesidir toplumun bölünmesine yol açacak bir araç değil.
MEE: Tony Blair'in İşçi Partisi'nin başına geldiği 1994 yılında İngiltere'deydiniz. Ben de 1994'te İşçi Partisi'nin yeni yapılanmasının belirlendiği Blackpool'da konferans salonundayım. Tony Blair İşçi Partisi'ne göre üretim araçlarının devletin mülkiyetinde olduğunu taahhüt eden 4. maddeyi orada kaldırdı. Bu, yeni İşçi Partisi'nde yasal bir kırılma olarak görülmüştü ve artık yeni bir parti oldukları açıklaması yapılmıştı. Tony Blair'in 1994'te yaptığıyla sizin yaptığınız arasında bir fark var mı?
Gannuşi: Evet, biz yeni bir Nahda sunmayı, hareketimizi yenilemeyi ve din ile herhangi bir müdahalenin dışında siyasi düzleme oturtmak istiyoruz. Devrimden önce camilerde, sendikalarda, yardım kuruluşlarında saklanıyorduk çünkü gerçek siyasi faaliyet yapmak yasaktı. Ama şuan özgürce politik aktörler olabiliyoruz. Neden camilerde siyaset oynamak zorunda olalım? Siyasetimizi açık bir şekilde partide yapmalıyız. Dindarlığımızı siyasi hedefler doğrultusunda kullanarak kimseyi kandırmıyoruz. İnsanların ihtiyaçlarına karşılık vermemiz gerekiyor, onları dini duygular üzerinden kandırmamalıyız.
MEE: Artık devrimin güvende olduğunu, artık İslam'ı korumanın Nahda'nın işi olmadığını söylediniz. Ancak sizce o kadar güvende misiniz? BAE Baci Kaid Sibsi'ye para desteği teklif edip Nahda'yı siyasetten uzaklaştırmasını istedi. 5-10 milyar dolar para önerdiler, inşa ettiğiniz her şey, anayasa, meclis, seçimler...
Gannuşi: Cumhurbaşkanımıza yeterince güveniyorum. Onun vatanseverliğine güveniyorum ve o Tunus halkı tarafından seçildi. İktidarı yabancı güçlerin yardımına dayanmıyor. Halkın büyük bir kısmının Nahda'yı seçtiğini ve kendi hükümetini sağlamlaştırmak için Nahda'ya ihtiyaç duyduğunu biliyor. Onun partisine denge için ihtiyaç duyuyoruz. Devleti ve hükümetimizi kuracağımız sağlam bir temel inşa etmek için ihtiyaç duyuyoruz. Güç, güç dengesinin kurulmasına bağlıdır, Tunus'taki güç dengesi de Cumhurbaşkanı, onun partisi ve bizim partimiz arasında işbirliğini gerektiriyor. Kamuoyu araştırmalarına göre Tunusluların yüzde 70'ten fazlası demokrasinin sürmesini istiyor. Bu nedenle çoğunluğun bu arzusuna ağmen bir darbe organize etmek hiç de kolay değil.
Tabi ki Tunuslular da resmi siyaseti protesto edebilirler ancak onların içinde devlete destek var. 2014'te Musul'da olanlarla Bin Kardin'de olanları bir kıyaslayın. Musul'da 2-3 bin IŞİD savaşçısı 3 milyonluk şehri Irak için oldukça önemli sonuçlar doğuracak merkez bankasıyla beraber aldılar. Aynı sayıda IŞİD militanları Bin Kardin'de küçük bir sınır kasabasını almaya çalıştılar ancak başaramadılar çünkü Tunuslular bu ülkeyi ve demokrasiyi korumak için oldukça hevesliler.
MEE: Sizi hapse attıran ve idam ettirilmeniz gerektiğini söyleyen eski Tunuslu lider Habib Burgiba'nın at üzerindeki heykeli başkentteki Burgiba Caddesi'nde eski yerine yerleştirildi. Cumhurbaşkanının da katıldığı resmi bir tören düzenlendi.
Gannuşi: Burgiba büyük bir kişilik, onu tarihten silip atamazsınız. Tunus'u özgürleştiren ulusal harekete liderlik etti bunun aksini söyleyemem, bu gerçek.
MEE: Yani heykelinin yeniden dikilmesini destekliyorsunuz?
Gannuşi: Bu heykelden yana değilim. Ben hapisteyken Burgiba cezamı müebbet hapisten ölüm cezasına çevirmek istedi. Sultanların yaptıklarını tekrarlamak istemişti ancak 3 gün içinde görevden alındı. Ama Tunus tarihinde yeri var, Parti kongresinin açılış gösterisinde yaptığım konuşmada ulusal liderlerin adlarını zikrettim, onlardan birisi de Burkiba'ydı.
MEE: Şimdi İslam'ı terk ettiniz, partiniz nasıl tanımlanacak? Tunuslular neden Nida'ya değil de size oy vermeli?
Gannuşi: İslam'ı terk etmedik. İslam bizim referans noktamız. Bizim ilham kaynağımız. Ancak insanların bizi diğerlerinden daha dindar olduğumuz için seçmelerini istemiyoruz. İnsanların partimize dindarlığa bakmaksızın yönelmesini istiyoruz. Tüm Tunuslular partimize katılabilirler, tabi programımız kabul etmeleri halinde. Programımız da tamamen dine dayalı değil. İnsanlara hizmet vermeye, günlük problemlerini çözmeye, eğitim, gıda, sağlık ve iş imkanları sağlamaya yönelik bu hedefler üzerine kurulu bir programımız var.
MEE: Sol veya Sağ parti olacak mısınız?
Gannuşi: Biz merkezdeyiz. Serbest pazarı ve sosyal adaleti sağlayabilmek için sosyal ekonomiye inanıyoruz. İskandinav ülkelerinde uygulanan modelin bir benzeri.
MEE: Yapınızı değiştirdiniz, partinin adını da değiştirecek misiniz?
Gannuşi: Şimdilik hayır, Muhafazakar parti diyebiliriz.
MEE: Bir Şura Konseyi'ne de ihtiyacınız olacak mı?
Gannuşi: Evet Şura'ya ihtiyacımız var.
MEE: Şura İslami yapılar için
Gannuşi: Bizim partimiz demokratik. Partide kararlar bireysel alınmıyor. Kararlar kurumlar tarafından alınıyor, biz de kamu maslahatını gözeterek bu karar mekanizmasında kurumsallaşmak isteriz. Yani parti içinde ve daha geniş olan siyasi sistemde her türlü diktatörlüğe karşı savaşma noktasında istekliyiz.
MEE: Eğer 2019 seçimlerinde çoğunluğu yakalarsanız, tek başınıza mı yönetecekseniz yoksa koalisyon kurma yolunu mu izleyeceksiniz?
Gannuşi: Hala geçiş demokrasisindeyiz, bu yüzden uzlaşı sistemine ihtiyacımız var. Tunus şuan tek parti tarafından yönetilebilecek durumda değil, bu parti çoğunluğu alsa bile %51 bu geçiş sürecinde yeterli değil.
MEE: Kendilerini koruyacak devletleri, serbest seçimleri olmayan Mısır, Yemen ve Suriye Müslüman Kardeşler'e, zindandakilere nasıl bir mesaj gönderiyorsunuz? Mısır İhvanı ile aranızdaki ilişki nedir?
Gannuşi: Bölgedeki tüm İslamcılara başkalarına açık olmayı, başkalarıyla çalışmayı ve ortak bir yol aramayı tavsiye ediyoruz. Çünkü ulusal birlik olmadan, diktatöryaya karşı ulusal direniş olmadan özgürlüğe kavuşulamaz. Müslümanlar ve Müslümanlar olmayan arasında, İslamcılar ve laikler arasında gerçek bir uzlaşı olmalı. Diktatörlük taraflar arasındaki çatışmalardan beslenir. Bu da bir kazananı olmayan ve herkesi kaybedeceği kaosa ve iç savaşa götürür.
MEE: Siyasal İslam; diktatörlük, IŞİD ve El-Kaide arasında seçim yapmaya alternatif sunma iddiasıyla var. Siz şuan bir uluslararası bir alim olarak siyasal İslam'ın olmadığını söylüyorsanız, kendisini koruyacak ülkesi olmayan insanlara nasıl bir seçenek sunuyorsunuz?
Gannuşi: Tunus hakkında konuşayım, Tunus'ta Siyasal İslam'a devam etme ihtiyacımız yok çünkü Siyasal İslam diktatörlüğe ve laikliğe karşı bir tepkidir. Biz İslam'ın çatışmalarda bir araç olmasını istemiyoruz. İslam şuan devletle barışık halde varlığını koruyor. Ve anayasamızda belirtildiği üzere devletimiz İslam'ı koruyor. Müslümanlar ve özgür toplumumuz da İslam'ı koruyor. Yani İslam'ın siyasal bir partinin himayesinde olmasına gerek yok. Ancak başka ülkelerde siyasal İslam diktatörlüklere karşı önemli bir rol oynayabilir. İnsanları diktatörlüğe karşı örgütleyebilir. Neden olmasın?
MEE: Müslüman Kardeşler'in uluslararası kuruluşunda yer almaya devam edecek misiniz?
Gannuşi: Herhangi bir uluslararası grubun parçası değilim. Sadece siyasi bir oluşum olmayan Uluslararası Müslüman Alimler Birliği'ne üyeyim. Avrupa Fetva Konseyi'ne de dahilim.
MEE: Siyasal İslam'a sırtınızı döndünüz. Kendinizi Müslüman demokrat olarak tanımladınız ve Nahda'nın Avrupa modelindeki gibi geleneksel demokratik bir parti olacak diyorsunuz. Bu nedenle Siyasal İslam'ın bir rolü olmadığını da kabul ediyorsunuz. Batılılar İslam'ın reforma ihtiyaç duyduğunu söylüyorlar peki sizce bu eleştirilerinde haklılık payları var mı?
Gannuşi: İslam'ın reforma ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. İnsanların İslam'ı anlama şeklinde reforma ihtiyaç var. Ancak İslam'ın kendisinin bir reforma ihtiyacı yok.
MEE: Ama Siyasal İslam çağının kapandığını düşünüyorsunuz?
Gannuşi: Siyasal İslam batılıların kavramı, ilk kez Osmanlı'nın yıkılışının ardından Müslümanlar kendilerini boşlukta hissedip İslam toplumunu yeniden inşa etmek istediğinde kullanıldı. Onun öncesinde devlet ve toplum arasında bir ayrım vardı. Alimlerin, yöneticilerin ve hakimlerin ayrı görevleri vardı. Ancak devletler alimleri tutuklamaya başlayınca İslam tehlike altında düşüncesi oluşmaya başladı. Şuan Tunus'ta İslam tehlike altında değil. Bu yüzden Siyasal İslam'a ihtiyacımız yok.
MEE: İnsanları IŞİD'e terk ettiğiniz iddiasında bulunanlara ne söyleyeceksiniz? Bu selefi Cihadistler "gerçek inanlar sadece bizleriz" diyorlar.
Gannuşi: Siyasal İslam'a dahil olmama sebeplerimden birisi IŞİD'in siyasal İslam'ın bir parçası olması. IŞİD siyasal İslam'ın içindeki elementlerden birisi. Kendimi IŞİD'den ayırmak istiyorum. Ben Müslüman bir demokratım ama onlar demokrasiye karşı. IŞİD demokrasiyi haram sayıyor. IŞİD'le bizim aramızda çok derin farklılıklar var. Onlar da Müslüman, olmadıklarını söyleyemem ama onlar suçlular, diktatörler. IŞİD diktatörlüğün bir başka yüzüdür. Bizim devrimimiz demokratik bir devrim ve İslami değerler demokrasiyle uyumludur.
MEE: Eğer Siyasal İslam fikrini IŞİD'e terkederseniz, umduklarını bulmaları için onlara istedikleri boşluğu tanımış olmaz mısınız?
Gannuşi: Eğer projemiz, ve İslami yorumumuz başarılı ise IŞİD'e yer olmayacaktır. IŞİD Tunus'un tek bir parçasını alamaz. Londra'ya Paris'e saldırdılar ama Tunus'ta bir varlıkları yok, o halde dini özgürlüklere saygılı ve çoğulculuk hakkı tanıyan demorasimizle IŞİD'e gerçek alternatif biziz.
MEE: Sadece siyasi alanda rekabete girerek partinizi riske soktuğunuzu düşünüyor musunuz? Bu sizin için bir risk değil mi?
Gannuşi: Kuşkusuz bazı insanlar bizi terk edecektir, başkaları da bize katılacaktır çünkü Tunus halkının ekseriyeti ılımlıdır. Kendilerini Müslüman olarak tanımlama noktasında çok keskinlerdir ama açık fikirlidirler. Tunus'un yüzde 8'i sahillerde yaşıyor ve Avrupa'ya bakıyorlar. Yani Tunus IŞİD olamaz, bu ideoloji Tunus'ta örgtlenemez. Selefi Cihadistler burada gerçekten karşılık bulmaz. Onlar Bin-Ali diktatörlüğünün mirası, devrimin ürünü değiller. Demokrasi hakim olup ekonomi toparlandığı zaman Cihadi Selefiliğin hatta İslami radikalizmin çok az cazibesi kalacağını düşünüyorum.
MEE: Batı size yeterli desteği veriyor mu?
Gannuşi: Yeterince değil, Batı'nın Doğu Avrupa'da demokrasiye Tunus'tan daha fazla destek verdiğini düşünüyorum. Tunus Avrupa'yı IŞİD'e karşı koruyan muhafız gibi, Eğer IŞİD Tunus'u alırsa Avrupa o zaman gerçek tehlike altında olacaktır. Libya'nın bazı bölgelerinde gördüğümüz gibi.
MEE: Cumhurbaşkanı olma durumunuz var mı?
Gannuşi: Planlarım arasında öyle bir şey olmadı şimdiye kadar.
MEE: Şimdiye kadar. Yani cumhurbaşkanı olabilme durumunuz var. Projeniz Tunus'ta siyasi hayatın kalbi olacak ulusal bir parti inşa etmek midir?
Gannuşi: Evet, Nahda Tunus'un ana partisi olabilir. Tunuslular homojen ve birliklerdir, çoğulculuk ve düşünce kültürü de var. Ortada oldukça geniş bir alan var; Nahda, orta sınıfı da, bu alanı da, alt sınıfı da temsil edebilir.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.