Milli Gazete Yazarı İdris Cevahir, bugünkü yazısında ‘Ufuk’ portresi üzerinden siyaset ile hamaset arasında kurulan yoğun ilişkiye temas etti.
Ufuk’un Ufku
Malum yaz ayları herkes doğduğu yere doğru yolculuğa çıkıyor. Her bölgenin kendi uğraşı var. Kimi fındık, kimi üzüm, kimi çay herkes yıllık mahsulünü topluyor. Bizim nasibimize fındık düştü. Topladık bereketlendi hamd olsun. Fındık boyunca herkes birbirine yardım eder. Yeğenlerim sağ olsun bizi çaresiz bırakmadı. Tabi eller fındık toplarken diller gündemi konuşur. Muhabbet kurulan kişiler genç olunca konu ister istemez atarlı ve heyecanlı oluyor.
Yazımızın konusutarım değil siyasetin toplumdaki yansımaları… Yeğenlerimden en genç olanı Ufuk. Maçka’nın yalçın dağlarında yaşam mücadelesi veren bir ailenin evladı. Ufuk siyasete meraklı. En az futbola olduğu kadar. Hali ile kanı bordo mavi akıyor. Siyasi görüşleri futbol merakından farklı değil her şeyi çözeceğine inandığı bir bordo bereli hayranlığı var.
Mesela Ufuk’a göre bordo bereli askerlerimiz hiçbir teknolojiye ihtiyaç duymaksızın herkesi yenebilir. Ayrıca S-400 füzeleri Maçka üzerinden geçip ABD’yi vurabilir. Sayın cumhurbaşkanı ise tartışmasız dünyaya yön veren lider. Hatta bizim Ufuk’a göre geçen ki Rusya ziyaretinde Putin’in kulağını çekti. Öyle ki Putin dondurma ısmarlamak zorunda kaldı. Suriyeliler meselesinde de görüşleri var Ufuk’un: Kesinlikle gelmemeliler. Olurda Türkiye’nin başına böyle bir şey gelirse ki gelemez zira bizim bordo berelilerimiz var, kesinlikle kalır ve en ön safta savaşırız. Tünel, yolu görenlerin konuşmaya hakkı yok bizim Ufuk’a göre… Dolar meselesini de çözmüş. Dolar bizim işimiz değil bize ne dolardan. Sanki bizim paramız.
Ne dersen ikna olmuyor. Bu durum bir yönden güzel zira her durumda bir devlet ve vatan bağı var. Bir yönden kötü, kafasının içine A Haber girmiş gibi. Siyaset hamasete dayanınca birilerinin ikna olması imkânsız. Bilgiye dayanmadığı sürece siyaset bir kandırmaca. Efsunlu bir hâl alıyor siyaset. Zira yalan ve kandırmaca insanı kuşatıyor. Bu kuşatma insanın ufkunun kararmasına neden oluyor.
Dünya’nın en ağır yükü kişinin kendisinden bağımsız olarak ortaya atılan yalanların savunucusu olmasıdır sanırım. Düşünün ki savunduğunuz kişiler ve fikirler tamamen algıdan oluşuyor. Algının gerçeğe dayanmaması ise tam bir kriz hali.
Halkın büyük bir bölümünde Büyük Türkiye Hayali çoktan gerçeğe dönüşmüş. Türkiye çoktan büyümüş ve çoktan dünyaya meydan okuyan bir ülke olmuş ama bizim haberimiz yok. S-400’ler gelmeden ateşlenmeye başlamış. Milletin birçoğunun haberi var ama bizler habersiz kalmışız.
Ufuk’un dayandığı dağların yıkılmasına az kaldı. Bu ister istemez bir zihni depreme neden olacak. Dağlar yürüyünce artık kişiyi yel alır. Yel almaz ise sel alır. Bir dönemin sonuna geliyoruz. Eski dönemin arkasında duranlar çaresizlikten dolayı olduğu yerdeler. Geçiş dönemlerinde sabit durmak ya da durmamak birbirinden farklı değildir. Yani mesele ahlaki değil mesele siyasi ve siyasetin ahlak ile irtibatını kurmak o kadar kolay değil. Kimse yeni dönemlerde duruşundan dolayı yargılanmamalı diye düşünüyorum.
Olan ufku Ufuk kadar olanlara olacak. Siyaseti hamaset üzerinden okuyanlar yeni dönemde de hamasi söylemlerle işin başını çekecek. Siyaseti akıl ve fikirle yapanlar ise yine yanlara düşecekler.
Daha zor günlere doğru adım adım gidiyoruz. Esen bahar rüzgârlarına aldanmayın. Türkiye eski Türkiye değil zira her yanımız çevrildi ve artık adım atamaz hala geldik. İdlib meselesi bize biraz daha pahalıya mal olacak. İran meselesi kapıda bekliyor. Şimdiden ifade edeyim İran ümmetin bir parçası hatta asli unsurudur. ABD saldırdığında kimse Şii düşmanlığı yapıp alan açmaya çalışmasın.
Ekonomimiz hak getire. Zam haberleri gelmiyor zamlar yağıyor. Utanmadan birde iyileştirme haberleri olarak sunuluyor. Büyük yapılar dağılırken süreç sancılı olur. Şuanda Türkiye siyasetinin en büyük yapısı dağılmaya başladı. Bu dağınıklık yeni imkânlar doğuracağı gibi sancılı süreçleri de beraberinde getirecek. Ne olacak hep birlikte göreceğiz. Uzun bir zaman değil sanırım Türkiye siyaseti yirmi yıllığına yeniden dizayn edilecek.
Gelelim bizim Ufuk’un ufkuna. Her dönem gençler arasında algıyı hakikat sanan kişiler olmuştur olmaya da devam edecektir. Ancak meseleye kendisini fazla kaptırmak acı sonlara gebe oluyor. Her gebe ya doğurur ya da düşük yapar bu durum ise faturanın gençlere kesilmesine neden oluyor. Okumalıyız. Her gün kendimize yeni bilgiler eklemeliyiz unutmamak gerekiyor derinliğimiz kadar etki oluştura biliriz. Ne dönemler geldi geçti bu dönemde geçecek ki geçiş süreci başlamış durumda baki kalan bilgilerimiz ve fikirlerimiz olsun…
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.