Tuncer'den ibretlik yazı: Paranın gösteriş ve güç aracı olduğu günümüzde gelin Süheyl'in evine konuk olalım!

İslâmî Analiz/Haber Merkezi

Millî Gazete köşe yazarı Fatma Tuncer, ''Süheyl bin Sinan'' başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Tuncer, bahsi geçen yazısında, Asr-ı Saadet döneminden olan bir sahabiyi anlatırken onun hayatından günümüze çıkarımlar yaptı.

Tuncer'in yazısı şu şekilde:

Aslen Nemr b Kast kabilesine mensup olan Süheyl bin Sinan, Rumlar tarafından esir edilmişti. Babası İran kralı tarafından aynı bölgede bulunan Übülle şehrinin idarecisi olarak görevlendirilmişti. Fakat Rumlar Süheyl’in babasının yöneticisi olduğu şehri işgal edip,  ellerine geçirdikleri kişileri esir aldılar. Aralarında Süheyl de vardı. Rumların elinde bir süre esir kalan Süheyl daha sonra Kuzey Arabistan’da yaşayan bir Arap’a oradan da Beni Teym Kabilesi Reisi Abdullah bin Cuda’ya satıldı. İslam’ın ilk nazil olduğu yıllarda Süheyl hakikate koştu ve ilk Müslümanlardan olma şerefine nail oldu.

Süheyl Mekke’de müşrikler tarafından yapılan ağır işkence ve baskılara karşı diğer sahabelerle birlikte direnç gösterdi. Kendisi azat edilmişti fakat Mekke’de azat edilen köleler hürlerle eşit haklara sahip olamazlardı.

Müşrikler tarafından işkencelere maruz kalan Müslümanlara hicret izni çıkmıştı. Fakat müşrikler onun Mekke’den ayrılmasına müsaade etmiyorlar köle olarak geldin sayemizde zengin oldun kazandığın servetini götüremezsin diyorlardı. Bunun üzerine Süheyl ne kadar malım varsa hepsi sizin olsun yeter ki yolumdan çekilin dedi ve bütün mülkünü terk edip yola devam etti. Bu kutsal yolculuğun sonunda Kuba’ya kadar ulaştı ve burada Resulullaha kavuştu. Servetini Mekkelilere bırakmak suretiyle onların ellerinden kurtulduğunu bildirince Resulullah şöyle dedi: “Ey Ebu Yahya sen bu alışverişten karlı çıktın, ziyan etmedin” Sahabeler arasında cömertliği ve ikram severliği ile bilinen Sühely bin Sinan sahipsiz ve kimsesizlere, yolculara ve yabancılara ikramda bulunur ve onlara kucak açardı. Kendisi varlıklı biriydi fakat dünyaya hiçbir zaman meyletmedi sahip olduğu bütün imkânları ihtiyaç sahiplerine bağışlayarak onların destekçisi oldu.

Süheyl öksüz, yetim ve yoksulların babası gibiydi. Onların ihtiyaçlarını karşılar ve ikramda bulunurdu. Hz. Ömer bir gün kendisine, “Ya Süheyl sen çok yemek yediriyorsun malını israf ediyor sayılmaz mısın?” diye sorduğunda şöyle cevap verdi: “Benim insanlara fazla yemek yedirmem Resulullahtan işittiğim şu hadisten sonra artmıştır: Sizin en hayırlınız yemek yediren ve selam verendir.” Süheyl aynı zamanda Hz. Ömer şehit edilmesinden sonra kısa süreliğine Müslümanların imamlığına getirilmiş bir sahabedir.

Paranın bir gösteriş ve güç aracı olarak algılandığı günümüzde bütün mülkünü yoksullara bağışlayan ve ben Resulullahın tavsiyelerine uydum diyen Süheyl’in tevazu kokan hanesine çocuklarımızla birlikte misafir olabilir ve onun cömertliğini çocuklarımıza anlatabiliriz…