Siyami Akyel, Milli Gazete’de ‘Başkalaşmış Müslümanlar’ı kaleme aldı. Akyel, Müslüman kimliğinin bir iddia olduğunu ve ispat gerektirdiğini vurgulayarak başkalaşmış Müslüman ile salih Müslüman portresi arasındaki farkı irdeledi:
İskoçya’nın seçilmiş ilk Müslüman Başbakanı Pakistan asıllı Hamza Yusuf’un namaz kılarken çekilmiş fotoğrafını büyük bir iştiyakla paylaşanlar, aynı adamın “herkes için eşitlikten yanayım” dedikten sonra “eşcinsel evliliği günah olarak görmediğini” açıklaması ve son olarak LGBT tişörtüyle bu gruba destek vermesi üzerine hayal kırıklığı yaşıyor.
Aynı hayal kırıklığı zulmeden, haksızlık yapan, sürekli büyük günah işleyen, harama el uzatan, devlet ve millet malına göz diken, emanete hıyanet eden kısacası süfli işlerle iştigal eden kimliğinde Müslüman yazan kişilere tesadüf edince de meydana geliyor.
Bütün mesele, gerçek ihlâslı Müslüman ile başkalaşmış Müslüman’ı ayırt edebilmekte. Müslüman kimliğini taşımak bir iddiadır, ispatı ırkçı emperyalizmin oyunlarını görüp, alet olmamak hatta başkaldırmaktır.
Ortadoğu ve Uzakdoğu’daki Müslüman kimliği taşıyan insanların yaşlanan ve genç nüfusa ihtiyaç duyan Avrupa’da daha da çoğalacağı hatta aktif olacağı görülüyor. Ancak, bu Avrupa’nın Müslümanlaşacağı anlamına gelmiyor. Tam aksine başkalaşmış bir Müslüman, gerçek ve salih bir Müslüman’ın önündeki en önemli engellerden birisidir.
Sürecin sonunda sadece İskoçya’da değil başka ülkelerde de kimliğinde Müslüman yazan kişiler önemli makamlara gelebilir. İslâm ülkelerinde de hanımının başı örtülü, kendisi sakallı, sarıklı nice liderler yönetimde söz sahibi. Bunların hiçbirisi Haçlı-Siyonist ittifakı için tehlike değil. Çünkü ırkçı emperyalizm, insanları köleleştirmeye bakar. Kendine köle olanın kılık kıyafetinden çok hizmeti ve bağlılığı önemlidir.
Kendi ülkesinde zulme başkaldırmayan, Haçlı-Siyonist ittifakının oyunlarına alet olan, bu yüzden ülkesindeki sisteme itiraz etmeyen, ABD’nin demokrasi vaadine inanarak sahte baharların rüyasını gören, müstemleke ruhlu, İslâm’ın kendisine yüklediği misyondan habersiz tiplerin Müslüman kimliği taşıdığı sadece bir iddiadır. Müslüman kimlik, Allah-u Teâlâ’nın ve Resulünün emrettiği doğrultuda Müslüman şahsiyete dönüşmelidir ki tam ve kâmil manada Müslüman ortaya çıksın.
Batı taklitçiliğini içselleştirmiş, şahsiyetini kaybetmiş, mağlubiyet psikolojisine esir olmuş; kazanmak için her yolu mubah görmüş; yalana, iftiraya ve her türlü ahlâksızlığa müsait hale gelmiş bir Müslüman portresiyle hangi makama gelirse gelsin, ne İslâm’a, ne topluma ne de insanlığa fayda verebilir.
Böyle Müslümanlar, Batılılar gibi dünyevi nimetlere kavuşabilir ancak Allah-u Teâlâ’nın razı olduğu; yaratılıştaki gayeyi anlayan, hayatı anlamlandıran, iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir kul olamaz; daha güzel bir gelecek, yaşanılabilir bir dünya, adil bir sistem inşa edemezler.
Her şeye müsait hale gelen Müslüman’ın böyle ulvi hedefleri de olamaz. Günü kurtarmak, gücünü korumak, gücüne güç katmak için bitmez tükenmez hırsla dünyaya sarılan bir Müslüman’ın kardeşlerine ve insanlığa ne faydası olabilir?
İyi bir Müslüman, öncelikle her hareketinde Allah-u Teâlâ’nın rızasını gözetir. Nasıl hareket edersem bu mülkün gerçek sahibini razı ederim, nasıl hareket edersem bu mülkün gerçek sahibinin bana yüklediği misyonu yerine getirebilir; nasıl hareket edersem beni dünyaya getiren, yaşam alanımı tefriş eden, yaşamam için bütün imkânları önüme sunan, en önemlisi de beni muhatap alan Rabbimi razı ederek vaat ettiği ebedi yurda izzet ve şerefimle göç ederim’i merkeze alır. İşte bir Müslüman, işte gerçek bir mümin.
Bundan dolayı oluşturacağı kimlik ve kişilikte, inanan ve inanmayan tüm bireylerin güvendiği bir hüviyete bürünür. Adaletli tavrıyla nam salar, yenilse bile izzet ve şerefine düşkünlüğünden taviz vermez; tavırlı, çizgileri net ve idealleri olan bir portredir bu kimlik sahibi.
Kınayanın kınamasından korkmadan yoluna devam kararlığını gösterir. Şahsiyetli kimliğe bürünmüş bu kararlı kişilik insaflıdır. İstisnasız herkes “bu adam insaflı bir Müslüman” diye örnek gösterir.
Yürüdüğü yolda çetin imtihanlarla sınanır mümin. Servetle, şehvetle, şöhretle ve riyasetle sınanır. Servet için, şehvet için, şöhret için ve riyaset için değerlerinden ve duruşundan vazgeçmez. Bilir ki bunların hepsi geçici bir dünya menfaatidir; bilir ki bunlar nefsin ve şeytanın önüne kurduğu tuzaklardır. Önüne konulan tuzaklarla mücadele ede ede yürür yolunda; izzet ve şerefine halel getirmeden.
Batı taklitçiliğini içselleştirmiş, şahsiyetini kaybetmiş, mağlubiyet psikolojisine esir olmuş, ırkçı emperyalizmin oyuncağı olmuş, kısacası başkalaşmış Müslüman, pirincin içindeki beyaz taşa benzer…
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.