Dünya Bizim’den Nilgün Dağ, kapitalizmin dayattığı ‘armağan ekonomisi’ni mercek altına aldı.
Dağ, ‘Armağan ekonomisi, maddi ve manevi ihtiyaçların karşılıklı olarak giderilmesine yönelik bir alışveriş ilişkisini imleyen, metalaşmış bir sistemdir. Anadolu’daki hediyeleşme ve ikram geleneğinden farklı ve başka bir şeydir’ ifadelerine yer verdi.
Konumuz: “Armağan ekonomisi”
Hediyeleşme olgusunun duygusal, sembolik ve materyalist bir tarafı vardır. Pek çoğumuz onu, aşkın ve sevginin görsel sembolü oluşuyla anlamlandırsa da o çok farklı veçhelerle gösterir kendini hayatlarımızda. Kimi zaman takdir kimi zaman şükran ifadesi olur. Kimi zaman sosyal bağların korunmasında kimi zaman da ilişkilerin güçlenmesinde rol oynar. Bazen birini onurlandırma, bazense birine jest yapma vesilesi olur. Bazen kalbi yumuşatır; fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak açılan arayı/mesafeyi kapatır, bazen de sıkılan ruhu ferahlatır. Her halükârda iyi hissettiren bir edimdir ve hepimizin malûmudur.
Hediye, bir sevgi nişanesidir. Kalbî ve diğerkamca bir eylemdir. Bir muaşeret kaidesidir. Cömertçe bir takdim ve ikramdır. Bir nevi lütûfkârlıktır. Folklorik bir değerdir. Ve elbette ki bir ritüeldir. Zira armağansız bir yılbaşı, doğum günü ya da evlilik yıl dönümü... düşünemeyiz. Sevginin üst düzeyde yaşandığı, birliktelik ve beraberlik bağlarının güçlendiği bu müstesna günlerin olmazsa olmazıdır, armağanlar. Verme dürtüsü kadar alma arzusunun da belirgin hâle geldiği bu özel ve anlamlı günlerin “yükümlülük” şeklinde karşımıza çıkardığı bir pratiktir.
İnsanın yaşamı boyunca dirim bulduğu ve yaşamanın bereketini tattığı büyük kıymette armağanları olur. Muhtevası bakımından maddi kıymet içeren armağanlara az ya da çok hepimiz bir şekilde sahip oluruz. Ama fasılasız sunulmuş bir ilgi ve dikkat; muhatabı olunmuş ihtimamlı bir yaklaşım; lutfedilmiş bir zaman, muhabbet, güven ve imtiyaz... gibi manevi kıymeti olan armağanlar pek azımıza nasip olur. Ya da pek azımız bunların birer armağan olduğunu bilir.
Hediyeleşme, Anadolu’ya özgü bir kültür kalıbıdır. Anadolu insanının herhangi bir karşılığa veya beklentiye dayanmaksızın spontane olarak ortaya çıkardığı, toplumsal olarak ürettiği bir değerdir. Anadolu insanının düşünme inceliğinin, gönül yapma arzusunun, diğerkamlık değerinin, paylaşma ve dayanışma bağlamındaki halis niyetinin bir bileşkesidir. Ve fakat bugünün kapitalist dünyasında, bambaşka bir fikir, his ve ideal üzerine kurgulanarak “armağan ekonomisi” adı altında sistemleştirilmiş bir değiş-tokuş mekanizmasıdır. Armağan ekonomisi, maddi ve manevi ihtiyaçların karşılıklı olarak giderilmesine yönelik bir alışveriş ilişkisini imleyen, metalaşmış bir sistemdir. Anadolu’daki hediyeleşme ve ikram geleneğinden farklı ve başka bir şeydir.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.
Şimdi oturum açın, her yorumda isim ve e.posta yazma zahmetinden kurtulun. Oturum açmak için bir hesabınız yoksa, oluşturmak için buraya tıklayın.
Yorum yazarak İslami Analiz Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan İslami Analiz hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler İslami Analiz editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı İslami Analiz değil haberi geçen ajanstır.